İspanyolca
İnsan ırkının Autobotlar ile Decepticonlar arasındaki mekanik savaşın ortasında kalmasını anlatan filmin yönetmenliğini ilk filmde olduğu gibi yine Michael Bay üstlenmiştir. Prodüksiyon amirliğini ise Steven Spielberg yapmıştır. Başrollerinde Shia LaBeouf ve Megan Fox ikilisinin bir kez daha kamera karşısına geçtiği ikinci filmde izleyiciler daha fazla robotla tanışırken maceranın boyutları, başta Mısır olmak üzere daha çok ülkeye yayılacaktır.
Otis "Bad" Blake birden fazla evlilik yapmış, alkol bağımlılığı olan, kötü şöhretli eski bir country müzik yıldızıdır. Ailesi olmayan adam şimdilerde küçük kasaba barlarında tek gecelik sahneler almaktadır. 28 yaşındaki oğlunu en son o 4 yaşındayken görmüştür. Hayatı yıllardır yollarda geçen ve yaşamı günden güne kötüye giden Bad, gazetecilik yapan Jean'ı tanıdıktan sonra değişmeye başlar. Jean müzisyenin içindeki gerçek insanı görmeye başlamıştır.
"Tek Başına Bir Adam" adlı bu filmin yönetmeninin, dünyaca ünlü moda tasarımcısı Tom Ford olması da enteresan bir ayrıntı olarak dikkatlerden kaçmamıştır. Moda dünyasında eşcinsellerin belirli bir ağırlığı olduğu herkesin bildiği bir gerçektir ve Ford da podyumlardaki gücünü perdeye yansıtmayı istemiştir. Christopher Isherwood’un aynı isimli bir romanından sinemaya uyarlanan film, orta yaşlı eşcinsel bir İngilizce öğretmeninin uzun yıllar birlikte olduğu sevgilisinin ölümünün ardından yaşadığı bir günü anlatmıştır.
Uzunluğu dolayısıyla 'Che' filmini ikiye bölen Steven Soderbergh, ilk bölüm 'The Argentine' (Arjantin) adlı bölümde Küba Devrimini ele almıştır. 1956 yılında Fidel Castro aralarında o zaman doktor olan Ernesto 'Che' Guevera’nın da bulunduğu bir grup isyancıyla Küba’ya yelken açmıştır. Amaçları Amerika’nın desteklediği diktatör Batista Rejimi’ni yıkmaktır. Savaşçı ruhu ve insanları etkileme gücüyle Che, çok kısa süre içerisinde Küba’da geniş bir hareket başlatmış, doktorluktan geniş kitlelerce desteklenen bir devrimciye dönüşmüştür.
1965 yılında Ernesto ’Che’ Guevara, Küba’daki devrimin ardından Bolivia’da da devrim yapmak için hazırlıklara başlamıştır. Che, Bolivia’da devrimi gerçekleştirmek üzere La Paz’a geldiğinde Bolivia’lı gönüllü askerlerden ve Küba’lı devrimcilerden oluşan bir ekip kurmuştur. Ancak ne yazık ki Che, bu operasyon sırasında bazı engellerle yüzleşmek zorundadır. Elindeki asker sayısının ve askeri stoğun azlığı, kendisinin giderek bozulan sağlığı ve Bolivia halkının büyük kesiminin kendisiyle aynı amaçları taşımaması sebebiyle Bolivia mücadelesi büyük bir başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
İhtiyarlara Yer Yok, Coen kardeşler yapımıdır ve dört Oscar kazanmalarını sağlamıştır. Bir başyapıt olarak kabul görmektedir.
Sinemada travesti rollerini yalnızca erkeklerin oynama geleneğini yıkan Felicity Huffman'ın harika performansıyla öne çıkan Transamerika; farklı bir baba/anne oğul ilişkisini bizlerle paylaşıyor. Muhafazakâr transseksüel Bree, ameliyatına birkaç gün kala bir oğlu olduğunu öğrenmiştir. Doktorunun ısrar etmesi üzerine oğluyla tuhaf bir yolculuğa çıkar ve onunla zaman geçirdikçe görüş ve düşüncelerinde köklü değişiklikler oluşmaya başlamıştır. Bazı yerlerde keyifli ancak daha çok duygusal deneyimler yaşatan yolculuklarında film, farklı kutuplar arasındaki uzlaşmanın nasıl olabileceğini bizlere göstermeyi başarıyor.
Alejandro Gonzales Inarritu'nun Guillermo Arriaga ile beraber çıktıkları yoldaki üçüncü filmi olan Babil'in oyuncu kadrosunda Brad Pitt, Cate Blanchett ve Gael Garcia Bernal gibi oyuncular yer almıştır.
Başarılı bir NASA atronotu olan Charles Farmer, görevinden istifa etmek zorunda kalır. Hayali olan uzay yolculuğunu yapabilmek için kendi çifliğinde bir uzay mekiği yapmaya başlar. Twin Falls Idaho ve Northfork filmleriyle dikkat çekmeyi başaran yönetmen Michael Polish'in yönettiği filmin senaryosu da kendisine aittir.
Filmin hikayesi 2027 yılının Londra'sında geçmektedir. Theo Faron (Clive Owen), geleceğin bu dağılmış dünyasında kendi halinde yaşayan bir adamdır. Dünya'da büyük yıkımlar yaşanmış ve en sağlıklı kalmış yer olarak İngiltere öne çıkmaktadır. Bu sebeple ülkeye her yerden ciddi bir mülteci akını gelmektedir. Ayrıca kısırlık dünyanın üstüne bir felaket olarak çöreklenmiş ve yaşayan en genç insan olan 18 yaşındaki bir kişi de ölmüştür. Artık dünyaya yeni bebekler doğmamaktadır.
Louis Simo (Adrien Brody), kendi halinde bir yaşam süren ancak mesleği gereği hayatından hiç heyecan eksik olmayan biridir. Sıradaki görevi ise insanlık tarihinin en büyük sırlarından birini ortaya çıkarmaktır. Louis, televizyonda yıllarca Superman'i canlandırmış olan Georges Reeves'in şüpheli ve açıklanamaz ölümünün peşine düşecektir.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte ABD Ordusu, EDI adını verdikleri yapay zeka sistemi ile uçurulan Talon Jet denilen bir savaş jeti geliştirmiştir. Ancak günün birinde EDI, kendi mantığı çerçevesinde hareket etmeye başlayarak insanlık için büyük bir tehdit oluşturacaktır.
Bir adam, Texas’ın çöllerinde öldürülmüş ve hızla gömülmüştür. Sonrasında cesedi bulunmuş ve Van Horn şehir mezarlığında defnedilmiştir. Bir çiftlik sahibi olan Pete Perkins (Tommy Lee Jones), ölen adamın en iyi arkadaşıdır ve katilin peşine düşmüştür. Bir sınır devriye polisinden şüphe etmektedir ve onu bu nedenle kaçırır. Söz konusu cesedi mezarlıktan çıkartması için onu zorlar. Amacı, arkadaşını Meksika’daki evinin bahçesine gömmektir. Pete, esir tuttuğu polis ve arkadaşının cesedi ile Mexico City’ye doğru kahraman edasıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkacaktır.
Hayatını en zor şartlarda bile kazanmak için elinde geleni hiç çekinmeden yapan Raimunda (Penélope Cruz), ailesine bakabilmek için birden fazla işte çalışmaktadır. Ablası Sole (Lola Dueñas) ise onun kadar savaşçı bir yapıya sahip değildir. Yine de kuaförlük yaparak para kazanmaktadır. Kendi hallerinde böyle bir yaşam süren insanlar, bir gün halalarının vefat haberini alırlar. Halasının cenazesine ablası ile beraber gitmek isteyen Raimunda, gittiği yerde daha keskin bir acı ile karşı karşıya gelecektir. Öte yandan Sole da cenazede hayatının şokuyla karşı karşıya gelecektir. Yıllar önce bir yangına kurban giden anneleri geri dönmüştür. Hem kızlarının hem de torununun ona ziyadesi ile ihtiyacı vardır.
Buenos Aries’te oturan, 20'li yaşlardaki Ariel Makaroff (Daniel Hendler), Mimarlık Üniversitesi’ni yarım bırakmıştır. Şimdi tüm zamanını kasabada annesine ait bir iç çamaşır dükkanı ile erkek kardeşinin yürüttüğü ithalat işlerinin yapıldığı yerde geçirmektedir. Asıl niyeti, Polonya pasaportunu alıp Avrupa’ya taşınmaktır. Ariel, babasının 1973 yılında henüz o bebekken neden onu bırakıp da Yom Kippur Savaşı’na katıldığını hiçbir zaman anlayamamıştır. Babası Buenos Aires’e döndüğünde Ariel, babasının neden ailesini terk ettiğinin gerekçelerini keşfetmeye başlayacak ve farkında olmadan kendi iç yolculuğuna çıkacaktır.
Farklı bir ırktan olmanın ne kadar önemsiz olduğunu, suçlu ve saldırganın, siyahla beyaz kadar yakın ama bir o kadar da uzak olduğunu savunan, doğruyla yanlışın ne olduğu noktasında soru soran bir film. Eleştirmenlerin büyük beğenisini alan filmde, insanlığın gölgesinde kalan gerçekler gün yüzüne çıkıyor.
Henüz 17 yaşında genç bir kadın olan Maria Alvarez (Catalina Sandino Moreno) yaşamını, tüm akrabalarıyla birlikte küçük Kolombiya kasabasında sürdürmekte ve ağır mesai saatlerine sahip bir çiçekçide çalışmaktadır. En büyük hayali olan bu kasabadan kaçıp gitme hayali, tehlikeli bir uyuşturucu çetesinden gelen teklifle gerçeğe dönmek üzeredir. Maria, midesinde taşıdığı uyuşturucu dolu paketlerle kuryelik yaparak Amerika'ya gidecek ve sonrasında burada istediği hayata kavuşacaktır. Ancak yola çıktığında karşılaştığı şeyin, kendisine vaat edilen yolculukla uzaktan yakından ilgisinin olmadığını anlayacaktır.
Ramon Sampedro (Javier Bardem), gençliğinde geçirdiği kazadan sonra hayatla tek ilişkisi deniz manzaralı bir penceredir. Hayatına iki kadın girer: Avukat Julia ve köylü kızı Rosa. Bu iki kadından biri, boynundan aşağısı felçli adama hayatın anlamını gösterecek ve onun "kurtuluşunu" sağlayacaktır.
İlk 2 filmden tanıdığımız diriltilmiş tarih öncesi yaratıklarla dolu bir adanın üzerinden uçmak isteyen bir grup zenginin macera hevesi yüzünden bilim insanlarının başı belaya girecektir.
Filmde bir araba kazasında hayatta kalan tek kişi olan siyah saçlı bir kadın (Laura Elena Harring), yaralı ve şok geçirmiş bir şekilde Los Angeles'a varır ve geceyi bir evin bahçesinde uyuyarak geçirir. Ertesi sabah yaşlı ve kızıl saçlı bir kadının bavullarıyla birlikte evden çıkmasının ardından siyah saçlı kadın, boş eve sığınıp burada uykuya dalar. Siyah saçlı kadının uyuduğu sırada, kaza sonrasında ortadan kayboluşu hakkında gerçekleşen birkaç gizemli telefon görüşmesinin ardından; ünlü bir oyuncu olma hayaliyle Ontario'dan Los Angeles'a gelen Betty Elms (Naomi Watts), havaalanından taksiyle, teyzesinin bir süre önce boşalttığı eve gelir. Evde, Ruth teyzesinin bir tanıdığı zannettiği, hafızasını kaybetmiş ve ismini dahi hatırlamayan siyah saçlı kadın ile karşılaşır. Kadın, duvardaki "Gilda" (1946) filminin posterini görmüştür ve kendisini filmin başrol oyuncusu Rita Hayworth'tan yola çıkarak Rita olarak tanıtır.
Bir şair olan Christian (Ewan McGregor), sık sık ziyaret ettiği bir gece kulübü olan Moulin Rouge'daki dansçılardan bir tanesine delicesine aşık olmuştur. Ancak ortada büyük bir sorun vardır. Zira oldukça kıskanç bir karakter yapısına sahip olan bir Dük de, aynı kıza sırılsıklam aşıktır. Artık ortada müzikal tonlara çalan ve başlamak üzere olan bir düello vardır. Belli olan şudur ki sadece iyi olan kazanacaktır.
Kübalı yazar Reinaldo Arenas'ın kendi yaşamını anlattığı romanından uyarlanan Karanlıktan Önce filminde, ünlü yazarın çocukluğundan Amerika'ya kaçışına kadar tüm hayatı gösterilmiştir. Babasının evi terk etmesi üzerine, büyükanne ve büyükbabasının yanında, baskı altında bir çocukluk geçiren Arenas'ın, özellikle Küba Devrimi sırasında yaşadıkları, kuşkusuz, hayatının en çarpıcı dönemine tanıklık ediyor. Eşcinsel bir yazar olduğu için dışlanan ve uyduruk suçlarla hapse atılıp ağır işkenceler gören Arenas asla pes etmez. Başka mahkumların mektupları aracılığıyla yeni kitaplarının yurtdışına kaçırılıp yayınlanmasını sağlar.
Muhafazakar bir yargıç, Başkan tarafından Amerika'nın uyuşturucuya karşı artan savaşına öncülük etmesi için atanmıştır. Ancak genç kızının bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrenmiştir. İki DEA ajanı bir muhbiri korumaktadır. Hapisteki bir uyuşturucu baronunun karısı ise aile işini sürdürmeye çalışmaktadır.