Fransızca
Yeşil Işın filmi, erkek arkadaşından ayrılan yaz mevsiminde boş kalmış Paris şehrinde canı sıkılan bir kızın hikayesini anlatıyor.
Dedektif Louis Mangin (Gérard Depardieu), sorgulamalarda uzmanlaşan ve göz korkutmayı sadizm noktasına kadar kullanan Parisli bir polistir. Ancak Tunuslu bir uyuşturucu ayağını yakalama çabaları, suçlulardan birinin kızı olan Noria (Sophie Marceau) adlı sıkıcı, küstah bir yalancı ile ilişkiye girdiğinde işler ters gidecektir. Noria'nın uyuşturucu kaçakçılığından şüphelenildiği için Mangin'in zaten zayıf olan ahlakı sorgulanacak ve doğru ile yanlış arasındaki çizgi daha da bulanıklaşacaktır.
Paris'te heyecanlı bir aktris (Juliette Binoche), bir emlakçı (Wadeck Stanczak), oda arkadaşı (Lambert Wilson) ve bir tiyatro yönetmeni ile ilişkiye girer.
Daniel Pratt, kıymetli eşi öldürüldükten sonra suç ve cezaya dair algısı ve fikirleri de değişmiştir. José Pinheiro'nun yönettiği ve Alain Delon'un oyuncu ve senarist olarak görev aldığı film, aksiyon dolu sahneler içermektedir.
Genç bir kadın olan Louise (Pascale Ogier), sevgilisiyle birlikte banliyöde yaşamaktadır. Sıradan bir hayat sürmekten sıkılan Louise, artık bekar hayatının tadını çıkarmaya karar verir. İlk iş olarak Paris’te küçük bir daire tutarak istediği gibi yaşamaya başlar. Louise arkadaşı Octave’la (Fabrice Luchini) birlikte heyecan dolu bir hayat sürmektedirler.
Oğlunun hafta sonları ailesiyle birlikte ziyaretine gittiği yaşlı bir ressam, bekar kızının ziyaretiyle şaşıracaktır.
Filmin yönetmeni olan Oscar ve Altın Palmiye ödülü kazanmış Volker Schlöndorff, Alman Yeni Dalga sinemasının kurucuları arasındadır. 2. Dünya Savaşı sonrasında Wim Wenders, Rainer Werner Fassbinder ve Werner Herzog gibi genç yönetmenlerle birlikte sanatsal filmler çekmiştir. Schlöndorff, özellikle roman uyarlamalarıyla tanınmıştır. Bu filmde de Batı edebiyatının en ünlü eserlerinden birini başarıyla sinemaya aktarmıştır.Ünlü Fransız yazar Marcel Proust’un yedi ciltlik dev eseri 'Kayıp Zamanın İzinde'den yola çıkarak çekilen bu film, zenginliği ve zekâsıyla Fransız sosyetesinde kendine yer edinen Charles Swann’ın yükselişinin ve düşüşünün hikayesini anlatmaktadır.
1930'larda Fransız kolonisi Martinik'de, huysuz genç Jose (Garry Cadenat), düşkün büyükannesi M'Man Tine (Darling Legitimus) ile küçük bir çiftlik köyündeki yıkık dökük bir kulübede yaşamaktadır. Jose, yerel okulda gayretle okurken, aynı zamanda, ona Afrikalı kölelerin hayatlarını ilk ağızdan anlatan bilge köyün yaşlısı Medouze'nin (Douta Seck) yanında öğrenir. Jose, başkentteki prestijli bir liseye burs kazandığında, köyün bilgeliğini de yanında getirecektir.
Film, trafik kazasında ölen İtalyan bir işçinin, küçük bir İsviçre kasabasının dingin yaşamını sarsması anlatılmaktadır.
Paris'teki bir fotoğraf dükkanından ödeme alırken, çalışkan yakıt dağıtımcısı Yvon Targe'a (Christian Patey) haberi olmadan ve isteyerek sahte para verilir. Sahte 500 franklık bir banknot, bir trajediye yol açana kadar kişiden kişiye geçmiştir.
Genç bir kadın olan Marion (Arielle Dombasle), boşanma aşamasındadır. Bu sırada Marion, tatil için 15 yaşındaki Pauline (Amanda Langlet) ile birlikte Normandiya sahillerine giderler. Tatilde her ikisinin de peşine birçok erkek takılacaktır. Eski aşkı olan Pierre ile karşılaşan Marion, onu yeğenine ayarlamaya çalışır. Bu sırada genç kadın Henri adında orta yaşlı bir adam ile ilişkiye başlayacaktır.
İşlerin Gidişi filmi, Portekiz'deki bir film ekibinin kıyamet sonrası bir Dünya'da hayatta kalanlar hakkında siyah beyaz bir bilim kurgu filmi çekerken meydana gelen olayların öyküsünü anlatmaktadır.
Sophie (Meryl Streep), Nazi kamplarından sağ olarak çıkabilmiş ve Nathan’ın varlığı ile yaşamak için bir neden bulabilmiş bir kadındır. Filmde onun 1947’de geçen hikayesi, genç yazar Stingo'nun (Peter MacNicol) ağzından anlatılmaktadır. Stingo, bu ikili arasındaki inişli çıkışlı ve zorlu aşkın şahididir. Sophie, devamlı kabuslar ve huzursuzluk veren hayaller görürken, Nathan da soykırım takıntısı yüzünden şizofreniye varan şiddetli krizlerle uğraşmaktadır. Stingo, kadının koluna damgalanmış numarayı görünce yaşadıklarını öğrenmek ister. Sophie tecrübe ettiklerini anlattıkça, ilişki içindeki sorunların kaynağı da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayackatır. Sophie, kampta Naziler tarafından hayatı boyunca kendisinde derin yaralar bırakacak olan bir karar almaya zorlanmıştır.
Louis Coline (Gérard Lanvin), batmakta olan bir mağazanın reklam müdürüne yardımcı olmaktadır. Yapacak çok az şeyi vardır. Nina ile evliliğinden, annesine ve büyükannesine yaptığı ziyaretlerden ve arkadaşlarıyla poker oyunlarından memnun görünmektedir.
Federal Almanya zamanında Berlin Duvarı kapı gibi ayakta durmaktadır. Mark (Sam Neill) ve Anna (Isabelle Adjani) gerilimli bir ilişkiye sahiptir. Anna, eşini terketmek istemektedir ama bahane bulmakta zorlanmaktadır. Mark bu durumun altında yatan şeyi kurcalamaya başlayacaktır. Anna'nın sevgilisine ulaşan Mark, onun da karısından uzun süredir haber alamadığını ve Anna'nın garip davranışlarının nedenini bilmediğini ifade eder. Karısının peşine düşen Mark'ın olayın daha ciddi, karanlık ve doğaüstü boyutlara uzandığını öğrenmesi pek uzun sürmeyecektir.
Sanat tüccarı kocası Stephan (Anthony Higgins) hırsızlıktan hüküm giydikten sonra Marya Zelli kendini beş parasız bulur. Marya, evlerinde yaşamasına izin veren garip bir çift olan H.J. ve Lois Heidler'in misafirperverliğini kabul eder.
Amerikalı gazeteci John Reed'in gerçek yaşam öyküsünden uyarlanan film, kendine ikinci planda 1. Dünya Savaşı'nı konu olarak seçmiştir. Louise Bryant, yeni tanıştığı John (Warren Beatty) için kocasından ayrılmıştır. John ile tanıştıktan sonra feminist hareketlere de katılan Louis, sonrasında John ile birlikte Amerika'daki iş gücünü korumak adına önemli protestolara katılacaktır. Ekim Devrimi sırasında Rusya'ya giderek buradaki komünist hareketlerden etkilenen sevgililer, Amerika'ya döndüklerinde benzer bir devrim gerçekleştirmeyi kafalarına koyacaklardır.
5 dalda Oscar ödülüne aday gösterilen başarılı yapıt, usta yönetmen Louis Malle imzalı.
Film, ergenliğin çıkmazlarındaki bir kızın fahişelik yapmaya karar vermesinin nedenleri üzerinde dururken, Violette karakterini (Isabelle Huppert) küçürdüşürmüyor. Üzerinde durduğu iki şey var: Violette'in cinsel açlığı, bu açlığını sürekli bastıran toplumsal yapı ve yaşadığı taciz benzeri tecrübeler ile annesinin ikircikli tutumu...
Avcı filmi, birbirine çok yakın 3 arkadaş olan Michael, Steven ve Nick’in Vietnam savaşı esnasında şansız bir şekilde birbirlerinden ayrı düşmelerinin hikayesini anlatmaktadır. Cennetin Kapısı (Heaven’s Gate, 1980) ve Ejderin Yılı (Year of the Dragon, 1985) ve gibi filmlerle tanınan Michael Cimino’nun en tanınan filmi olan yapıt, savaşın sıradan insan üzerindeki etkilerini su yüzüne çıkarıyor. Ayrıca yapım, 1979 En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Ses Miksajı ve En İyi Film Kurgusu Oscar ödüllerinin de sahibidir.