Uzun metrajlı film
Aksiyonun sinemasının en önemli yapımlarından biri olan Zor Ölüm (Die Hard) filmi, kendisinden sonra çekilen üç devam filmiyle bir seri haline getirilmiştir. Bu film Bruce Willis’in dünya çapında tam manasıyla tanınmasını sağlamıştır. Film Akademi Ödülleri'nde 4 dalda Oscar'a layık görülmüştür.
İkizler filmi 1988 yılında gösterime giren bir komedi filmidir. Filmin başrolünde Arnold Schwarzenegger ve Danny DeVito yer almıştır. Filmin yönetmenliğini ise Ivan Reitman yapmıştır.
İsa rolündeki Willem Dafoe'nun performansıyla dikkat çeken film, Nikos Kazantzakis'in kitabından uyarlanmıştır. Hz. İsa'nın hayatı pek çok kez sinema perdesine aktarılmıştır. Tüm zamanların en önemli yönetmenlerinden biri olan Martin Scorsese'nin perdeye aktardığı bu versiyonu ise belki de en çok ses getireni yapımlardan biri olmuştur. Film, 1989 Nisan ayında 8. İstanbul Film Festivali kapsamında Türkiye'de gösterilmiştir.
Yönetmen Emir Kusturica’ya uluslararası alanda tanınmasını sağlayan bu film, Cannes’da coşkuyla karşılanmıştır.
Elmaslara pek düşkün, seksi Amerikalı Wanda ve erkek arkadaşı Otto, bir elmas koleksiyonunun soygununu planlayıp gerçekleştirmek üzere İngiltere’ye gelirler. Ekibin diğer üyeleri George ve Ken’dir. Wanda ve Otto elmasları kendilerine saklamak istedikleri için George’u polise ihbar ederler. Oysa beriki elmasları çoktan başka yere saklamıştır. Wanda elmasların yerini öğrenmek için son çare olarak George’un avukatıyla yakınlaşmak zorunda kalır ve komedi doruğa tırmanır.
Bengalce konuşan Sushila Sen, kocası ve oğlu Hindistan’dan taşınarak Londra’ya gelirler. Burada göçmen olarak yeni yaşamlarına ayak uydurmaya çalışmaktadırlar. Ne yazık ki Bay Sen, trajik bir biçimde yaşamını yitirmiştir. Karısı ve oğlu buradaki günlük yaşamla tek başına mücadele etmek zorunda kalırlar. Sushila bir işe girmek ister ama aldığı maaşla geçinmeleri çok zordur. Oğlu Manek de okula başlar ve en çok piyano derslerine ilgi duymaktadır. Hatta öğretmeni kendisini bir piyano öğretmenine önerir. Madam Sousatzka ve egzantrik dostları eski bir mahallede, yıkılması beklenen bir binada yaşamaktadır. O sadece en yetenekli gençlere ders veren oldukça kuralcı bir kadındır. Ona göre yetenekli bir genç, her alanda kendini yetiştirmeden konsere çıkmamalıdır. Madam Sousatzka, Hintli göçmen Manek’e ders vermeyi kabul eder. Manek için yürümesi gereken yol olukça zordur fakat o bu yolda oldukça kararlıdır.
Bir kamp gezisi esnasında küçük çocuklarını kaybeden bir ailenin yaşadığı travmayı anlatan film, Lindy (Meryl Streep) ve Michael Chamberlain (Sam Neill) çiftinin gerçek yaşam öykülerine odaklanmıştır. Küçük çocuk ortadan kaybolduktan sonra yoğun bir araştırma süreci başlamıştır. Fakat bulabildikleri tek şey yırtık ve kanlı bir giysidir. Durumu yakından takip eden basın ise annesi Lindy'nin hissiz tavırlarını ve dini inançlarını bahane ederek çaresiz kadını bebeğini öldürmekle suçlamaya başlamıştır. Hiçbir kanıt olmamasına rağmen hapishaneye atılan Lindy, çarkları bozuk adalet sisteminin şanssız kurbanlarından biri haline gelecektir.
Barbara ve Adam henüz yeni evlenmişlerdir ve birbirlerine deli gibi aşıklardır. Bir gün bir araba kazasında yaşamlarını kaybederler. Aniden kendilerini New England'daki evlerinde hayalet olarak bulurlar.
Alan Parker’ın 7 dalda Oscar’a aday olup, Peter Biziou’nun BAFTA En İyi Görüntü Yönetimi ödülünü kazandığı filminin Altın Küre adaylıklarının yanısıra 2 BAFTA ve Berlin’den de bir Gümüş Ayı ödülü bulunmaktadır. Gene Hackman, Willem Dafoe ve Francesca Dorman gibi usta isimleri biraraya getiren film, konusunu gerçek bir olaydan almıştır.
Marie'nin hayatı gibi bir çok insanın yaşamı da 2. Dünya Savaşı ile birlikte yıkılmıştır. Film, savaşın en yıkıcı kaotik bir döneminde Fransa'da geçmektedir. Marie, kocasının savaşa gitmesiyle birlikte çocuklarıyla tek başına kalmıştır. Geçim sıkıntısının tavan yaptığı bu dönemde kocasının Alman ordusunda esir düştüğünü öğrenen kadın, genç adamın geriye dönme ihtimalinin düşük olduğunun bilincindedir. Çocuklarına bakabilmek için bir gün zor durumda olan komşusuna kürtaj yapan Marie, zamanla birkaç operasyon daha gerçekleştirir ve geçinebilmek için bu işi yapmayı sürdürür. Ancak dönemin toplum değerleri ve yasaları buna müsade etmeyecektir.
Florin isimli hayali bir ülkenin çiftliğinde yaşayan Buttercup ile çiftlik çalışanlarından biri arasında masumane bir aşk doğmuştur. Buttercup'a duyduğu aşk için yaşadığı yeri terk eden Westley, iyi bir geleceğe sahip olup evlenebilmeleri için bir gemiye biner. Fakat yolculuk sırasında korsanların saldırısına uğrayan gemi, iki aşığı birbirinden ayıracaktır. Westley'nin öldüğünü düşünen Buttercup derin bir hüzne ve umutsuzluğa kapılır. Çaresizce bir prensle evlendirilen Buttercup, yakın zamanda kaderin çeşitli cilvelerine maruz kalacak ve hayatı beklemediği bir şekilde değişecektir.
Son İmparator aynı zamanda Bertolucci’nin "Oryantal Üçlemesi"nin ilk filmidir. Bu seri daha sonraki yıllarda çekeceği Çölde Çay ve Küçük Buda ile tamamlanır.
1987 yılında En İyi Yabancı Film Oscar Ödülü'nü alan film, bir baba ve oğulun daha iyi bir hayat umuduyla İsveç'ten Danimarka'ya yaptıkları göç hikayesini anlatıyor.
2. Dünya Savaşı sırasında, Fransa'da şehir dışında rahipler tarafından yürütülen bir yatılı okulunda iki küçük çocuk arkadaş olur. Bunlardan biri Fransız Julien Quintin, diğeri ise Almanlardan okul görevlileri tarafından saklanan Yahudi Jean Bonnet'tir. Başlarda birbirine düşman olan bu iki çocuğun zamanla aralarında duygusal bir bağ doğar ve bir sırrı paylaşırlar. Hoşçakalın Çocuklar, bu iki çocuğun ilişkisine tanıklık eden Louis Malle'in perspektifinden yaklaşır.
Şeytanın Güneşi Altında filmi Altın Palmiye ödülüne sahip tam bir Fransız klasiğidir.
Bret Easton Ellis'in 1985 tarihli aynı isimli romanına dayanan film, Marek Kanievska tarafından yönetilmiştir.
Çıkış Yok filmi, Roger Donaldson tarafından yönetilen ve Kevin Costner, Gene Hackman, Will Patton ve Sean Young'ın başrolleri paylaştığı politik gerilim filmidir.
Steven Spielberg’in, J.G. Ballard’ın yarı otobiyografik romanından uyarlayarak çektiği Güneş İmparatorluğu filminde Christian Bale'i 13 yaşındaki haliyle izliyoruz. Film, Bale'in ileriki yıllarda şekillenecek başarılı kariyeri hakkında ipuçlarını da içermektedir.
Ishtar filmi, Elaine May'in yazıp yönettiği ve Dustin Hoffman'la birlikte rol alan Warren Beatty'nin yapımcılığını üstlendiği macera-komedi filmidir.
Ünlü radyo DJ'i Adrian Cronauer (Robin Williams), askeri radyoda DJ'lik yapması için Saigon'a getirilir. Sabahın erken saatlerinde yayın yapan Cronauer, 'Günaydın Vietnam' sözleriyle açtığı programını dinleyen askerlere eğlenceli dakikalar yaşatır. O güne kadar son derece sıkıcı yayın yapan radyo, Adrian'ın mizah anlayışı ve hippi tavırlarıyla kökünden değişmiştir. Bu yeni durumdan oldukça memnun olan askerler, savaşla ilgili herhangi bir kötü haberin yayınlanmadığı bu programda, Adrian'ın sayesinde uzun zamandır sahip olmadıkları mutluluğu ve morali bulurlar.
Arzunun Kanatları filmi, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin ve modernizm atmosferinin karıştığı Berlin'de gezmekte olan iki meleğin hikayesini anlatmaktadır. Utanç duvarıyla ikiye bölünen Berlin şehrinde insanları gözlemleyen Damiel (Bruno Ganz) ve Cassiel (Otto Sander) isimli iki melek insanlara görünmeseler de tüm yalnız ve depresif ruhlara yardım etmektedir. Şehrin yaşadığı yıkımın ve tarihin yakın tanıkları olan melekler, insanların üzücü düşüncelerini duydukça onları rahatlatmaya çalışmaktadır. Damiel ve Cassiel insanlara görünmez olsa da sadece çok iyi kalpli bazı çocuklara görünebilmektedir. Bir gün Damiel, güzeller güzeli bir artist olan Marion'a (Solveig Dommartin) aşık olur ve hayatı tecrübe edebilmek için insan formuna dönüşebilmeyi dilemeye başlar.
Hayatını işe adayan Jane Craig (Holly Hunter) yetenekli ve başarılı bir televizyon programı yapımcısıdır. Tüm zamanını işiyle dolduran Jane'in en yakınındaki kişi, en yakın arkadaşı ve iş arkadaşı olan Aaron Altman'dır (Albert Brooks). Yetenekli bir yazar ve muhabir olan Aaron gizliden gizliye Jane'e aşıktır.
Cambridge’de iki lisans öğrencisi olan Clive (Hugh Grant) ve Maurice (James Wilby) kısa süre içinde yakın arkadaş olur. Clive, gelecekte devlet kurumunda çalışmayı planlayan bir aristokrattır. İyi şartlarda yaşayan Maurice ise gelecekte borsa ile ilgilenmeyi düşünmektedir. Günün birinde Clive artık duygularını gizlemek istemediğine karar verir ve büyük bir risk alarak Maurice’e onu sevdiğini söyler. Maurice duydukları karşısında büyük bir şok geçirmiştir ve ona karşı sert bir tepki gösterir. Fakat daha sonra o da hislerine karşı koyamaz ve o da Clive’e sevdiğini söyler. Duygularını birbirlerine söyleyen çift, ilişkilerini herkesten gizleyerek sürdürmek zorunda kalırlar. Fakat bir gün eşcinsel bir arkadaşları tutuklandığında bundan çok etkilenen Clive, yasak aşkından vazgeçip genç bir kadınla evlenmeyi tercih eder. Maurice ise cinsel kimliği için mücadele etmeye devam edecektir.
Kocasını yıllar önce trafik kazasında kaybeden Loretta Castorini (Cher), otuzlu yaşların sonunda New York'ta tek başına yaşayan bir kadındır. Yeniden evlenmenin zamanının geldiğini düşünmektedir. Bu nedenle arkadaşı Johnny Cammareri'den (Danny Aiello) gelen teklifi değerlendirmeye karar verir. Ona göre ilk evliliği lanetlidir ve bu kez işlerin yolunda gitmesi için herşeyi yapacaktır. Her ne kadar Johnny'e deliler gibi aşık olmadığını kabul etse de onun son derece kibar ve hoş bir adam olduğuna ve bu sayede mutlu bir aile hayatı kuracağından emindir. Ancak Johnny'nin tuhaf erkek kardeşi bir anda ortaya çıkmış ve ilişkilerini çıkmaza sürüklemiştir.