Siyah beyaz
Sinema sanatında 'Caligarism' teriminin doğmasına neden olan kurgu ve kamera kullanımıyla büyük ses getiren film, sessiz sinema döneminin baş yapıtları arasında yer almaktadır.
Charlie bir çiftçinin yanında çalışmaktadır. Fakat sabahları uyanamamaktadır. Çiftçi her sabah tekme tokat onu uyandıramaya çalışır. Kahvaltı zamanında da Charlie tuhaf tuhaf işler yapar, kahveye dökülecek süt için ineği masaya getirmek gibi. Her gün azarlandıktan sonra işe başlar. Bir Pazar Charlie Sunnyside’da inekleri gezdirirken onlarıi kaybeder, korkuyla kaçarken bir köprüden düşer ve bayılır. Uyandığında dört adet orman perisi onunla oynamaktadırlar. Bu arada Charlie ayılır, aslında bir rüya görmüştür. Periler onunla oynuyorlar sanırken aslında kızgın çiftçi onu tekmeliyordur.
Cheng Huan, Buda'nın barış öğretilerini Batı'ya yayma misyonuyla yurdu Çin'den ayrılır ve Londra'ya taşınır. Ne var ki Londra'da yaşamaya başladığı şehirde hiç de beklemediği bir atmosferle karşılaşır. Şehir sakinleri anlatıklarına karşı son derece toleranssız ve ilgisizdirler. İdealleri zamanla solmaya başlayan Huan, jüçük bir dükkan alır, yaşamını sürdürmek için iş bulur. Tam her şey bitti derken ünlü bir boksçunun kızı olan Lucy Burrows ile yolları kesişir. Güzel Lucy, babası tarafından sömürülen ve istenmeyen bir kadındır ve Cheng Huan ona yardım etmek için elinden geleni yapacaktır.
Charlie, I. Dünya Savaşı sırasında acemi bir piyade olarak Amerikan ordusunda görev yapmaktadır. Bir ara yorgunluk içinde uyuyakalır. Uyandığında kendini Fransız siperlerinde Almanlara karşı savaşmaya giden Amerikalı bir asker olarak bulur. Charlie'nin giysi ceplerinden ise alakasız aletler sarkmaktadır. Bu arada diğer askerlere mektuplar, paketler gelir. Charlie, bu askerleri kıskanarak izler. Sonunda ona da bir posta gelir. Fakat onun paketinden kötü kokulu bir peynir çıkar. Charlie, bu peyniri düşman hatlarına fırlatır ve onu bir Alman subayına isabet ettirmeyi başarır. Filmin son sahesinde Charlie birkaç askerin kendini sarsması ile zar zor uyanırken görülür.. O hâlâ beceriksiz bir piyadedir.
Charles Chaplin'in çektiği bir kısa filmdir. Charlie, bir sokak serserisidir. Karnını doyurmak için gündüz geçici işler yapmakta, gece ise bir arsada uyumaktadır. Bir akşam bir sosis satıcısından gelen güzel kokularla uyanan Charlie satıcıya çaktırmadan bir sosis kapar, fakat bu sırada bir polis, yaptığını görür. Charlie, sosisi yerine bıraksa da polis onunla uğraşmaya devam eder. Charlie oradan kaçar. İşçi bulma kurumuna gelen Charlie,ilk sırada olmasına rağmen işi alamaz. Dışarı çıktığında ise sokak köpeği Scrabs'i diğer sokak köpeklerinden kurtarır ama bu sırada Ortalık karışır. Bir sosis satıcısı daha bulur ve orada para vermeden hem kendini hem de köpeğini doyurur. Bir kulübe girmek isteyen Charlie, oraya köpek ile giremeyeceğinden Scrabs’i pantolonunun içine saklar. Buradaki utangaç şarkıcı şarkıcı Edna ile tanışır. Ama tabii ki bu kulüpten de atılacaktır. Charlie, Edna’ya aşık olmuştur ve onu oradan kurtarmak ister
Film, farklı zaman dilimlerinden dört ayrı hikayeyi anlatıyor. Hepsi de güç mücadelesinin doğurduğu çatışmaları kendine konu ediniyor. Babilli tanrıların savaşı, İsa'nın çarmıha gerilişi, Rönesans döneminde Protestanların kutsal gününde yaşanan katliam ve son olarak 1914 yılında Amerika'da vahşi kapitalizmin emekçilerle olan çatışması.Yönetmen koltuğunda sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden biri olan David Wark Griffith bulunuyor.
Azılı soygunculardan oluşan bir çete, kendine Vampirler adını vermiştir. Paris ve çevresindeki bütün suç akışını bu çete yönetmektedir. Gazetecilik yapan Philippe Guerande o sırada Saint-Clermont-sur-Cher'de bulunan bir bataklıkta Ortaya çıkan başsız bir cesetle ilgili haber yapmaya gider. Ceset Durtal adlı bir dedektife aittir. Haberi yaptıktan bir süre sonra Vampirler'den tehdit mesajı alır. Ancak işler yolunda gitmez ve gazeteci ile çete karşı karşıya gelir.
Film, bir iç savaş sürecinde yaşanan olaylara ve dönüşümlere ışık tutmaktadır. Amerikan İç Savaşı ile ülke başta sona kavrulmaktadır. Ölümler, kayıplar, acılar diz boyudur. Savaş bittiğinde ise yeniden yapılanma zamanıdır. Bu süreçte kölelik yasaklanır. Başkan Lincoln’ün suikastiyle, yeni oluşan güven Ortamı yerini kaos ve anarşiye bırakır. Beyaz çiftlik sahipleri türlü çetelerin saldırılarına uğrarlar güneyde. Polis ile güçlerini birleştiren siyahlar ve melezler beyazları taciz eder. Asayiş için bir çare olarak Klan kurulur. Haçlı şövalyelerini andıran giysileriyle Ku-Klux-Klan üyeleri gecelerin hakimidir artık. Devletin sağlayamadığı adaleti getirecek olanlar onlardır.
Film, Lewis Caroll'ın Viktoryan dönemi eleştiren ünlü çocuk masalının sinema dünyasındaki ilk uyarlamasıdır. Film W.W. Young senaryolaştırıp çekerken başrol Alice karakterine Viola Savoy hayat veriyor.