Renkli / Siyah beyaz
Anna (Valeria Golino), kendine güvenen ve cesur bir çocuktur. Şimdilerde ise iyi ve kötü arasında kalmış, belli bir tarafı seçemeyen Anna, 20 yıl önce ailesine gerçekte neler olduğunu görmezden gelen “üşengeç” bir kadına dönüşmüştür. 3 oğlu ve ailesinin sevgisi uğruna, hayatının yavaşça tükenmesine izin vermektedir. Ta ki sonunda, kendisinin değersiz olduğuna inanana kadar… Artık onun için renkler yoktur. Popüler ve tanınmış biri olmasına karşın hayat sadece griden ibarettir. Anna başkalarına yardım etme konusunda doğuştan bir yeteneğe sahip olmasına rağmen bunu kendisi için kullanamaz. Yılların güvensizliği sonrasında artık sabit bir iş bulup kendisini özgür hissettirecek fırsatı yakalar, kocasını terk etmeye karar verir. O günden itibaren, Napoli’deki denize nazır balkonundan dışarıya bakma gibi yıllarca keşfedilmemiş korkularının üstesinden gelmeye başlar. Çünkü biliyordur ki deniz onun ilham kaynağıdır. Deniz, onun gri bakışlarıyla kirlenmemiş tek şeydir.
Louvre müzesinin yöneticisi Jacques Jaujard ve Nazi işgal subayı Franz Wolff-Metternich etrafında şekillenen bir hikayeye odaklanıyor.
Yönetmenliğini Phillip Noyce'un üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda genç isim Brenton Thwaites başrolü üstlenirken, Jeff Bridges, Meryl Streep, Katie Holmes ve Alexander Skarsgård ona eşlik eden deneyimli isimler.
Senaryosu ve yönetmenliği Nancy D. Kates’e ait olan yapım, Susan Sontag’ın kendi döneminde bir feminizm simgesine dönüşme sürecini de sinema perdesine taşıyor. Arşiv kayıtları, ailesi, arkadaşları ve yakınlarıyla yapılan röportajları içeren belgesel Patricia Clarkson’un seslendirmesiyle Sontag’ın kendi düşüncelerine de yer veriyor.
Yönetmen Rithy Panh, bu fimle gençlik dönemine dönüyor ve büyüdüğü topraklardaki yaşadığı acıları sinema perdesine aktarıyor.
Bu film bir otobiyografik animasyondur. Film, Kore savaşından sonra dünyanın dört bir yanına dağılmış 200.000 çocuktan biri olan Jung'un hayatına odaklanıyor.
Uzunluğu dolayısıyla 'Che' filmini ikiye bölen Steven Soderbergh, ilk bölüm 'The Argentine' (Arjantin) adlı bölümde Küba Devrimini ele almıştır. 1956 yılında Fidel Castro aralarında o zaman doktor olan Ernesto 'Che' Guevera’nın da bulunduğu bir grup isyancıyla Küba’ya yelken açmıştır. Amaçları Amerika’nın desteklediği diktatör Batista Rejimi’ni yıkmaktır. Savaşçı ruhu ve insanları etkileme gücüyle Che, çok kısa süre içerisinde Küba’da geniş bir hareket başlatmış, doktorluktan geniş kitlelerce desteklenen bir devrimciye dönüşmüştür.
Göklerin Hakimi filminde dikkati çeken isimler Leonardo DiCaprio ve Cate Blanchett bu filmde seyircisi ile buluşuyor.
Müthiş müzikallerin yaratıcısı Bob Fosse'un müzikalinden uyarlanan film, türünün en yaratıcı ve en sevilen örneklerinden bir tanesi.
Aşk Zamanı filmi, 1960'lı yılların başlarında Hong Kong'da geçmektedir. Chau (Tony Leung Chiu Wai), lokal bir gazetenin yazı işleri müdürü olarak çalışmaktadır. Karısıyla birlikte büyük oranda Şangaylıların hayatlarını sürdürdükleri bir apartmana taşınırlar. Chau, bir gün kapı komşusu Su Li-zhen (Maggie Cheung) ile karşılaşır. İkisi de eşlerinden bağımsız bir şekilde eşya taşımaktadırlar. Günden güne birbirleriyle yakınlaşmaya başlayan ikili, bir süre sonra tuhaf bir gerçekle karşı karşıya kalacaktır. Bu da eşlerinin de birlikte oldukları gerçeğidir. Artık onların da kendilerini ve ilişkilerini yeniden gözden geçirebilecekleri bir ortam oluşmuştur.
Bir şair olan Christian (Ewan McGregor), sık sık ziyaret ettiği bir gece kulübü olan Moulin Rouge'daki dansçılardan bir tanesine delicesine aşık olmuştur. Ancak ortada büyük bir sorun vardır. Zira oldukça kıskanç bir karakter yapısına sahip olan bir Dük de, aynı kıza sırılsıklam aşıktır. Artık ortada müzikal tonlara çalan ve başlamak üzere olan bir düello vardır. Belli olan şudur ki sadece iyi olan kazanacaktır.
Doğduğu günden itibaren daha fazla suça batan, gömülen ve kendi sonunu hazırlayan bir 'gerçek' suç 'anti-kahramanı' Michael Cahill (Brendan Gleeson), yaptığı soygunlarla tüm ailesini ve eşi Tina'yı geçindirmeye çalışmaktadır. Gün geçtikçe işinde bir şekilde büyümeye başlayan Cahill, kimsenin cesaret bile edemeyeceği soygunlara atılarak ününü yaymaya başlamıştır. Martin, kendi evinde uğrayacağı suikaste kadar azılı bir mafyaya dönüşecek ve her gün daha fazla düşman edinecektir.
Tüm yaşamları süresince uzaya gitmeyi çok istemiş 4 pilot, hayatlarının istedikleri gibi olmamasından dolayı bu hayalden vazgeçip farklı yollardan yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Ancak günün birinde bozulan bir Rus uydusu ülkeleri için tehlike arz etmiştir. 4 pilot ileri yaşlarına rağmen ne yapıp edip uzaya bozulan uyduyu tamir etmek için yola çıkarlar.
Yiu Fai (Tony Leung Chiu Wai) ve Po-wing (Leslie Cheung), Arjantin'e tatil yapmaya giderler. Ancak burada ilişkileri beklenmedik bir şekilde sonlanır. Artık yollarına tek başlarına devam etmek zorundadırlar ve bunun için de paraya ihtiyaçları vardır. Yiu-Fai, bir barda kendine iş bulurken Po-wing de çabalamaya devam eder. Amaçları yeterli parayı kazanıp Hong Kong'a geri dönebilmektir. Po-wing, bir kaç adam tarafından dövülünce gidecek hiçbir yeri olmadığını anlar ve eski sevgilisi Yiu-Fai'yi aramak zorunda kalır. Ne var ki Lai Yiu-Fai'nin hayatı çoktan değişmiştir.
Forrest Gump, düşük I.Q. sahibi genç bir adamdır. Jenny ile tanıştığında ona aşık olur. Ancak aşkını yaşamı süresince istediği gibi yaşayamayacaktır. Ayrıca Gump, bilmeden tarihteki önemli kişiliklerle tanışmış ve yaptıkları pek çok önemli olaylara vesile olmuştur.
Schindler’in Listesi filmi, Oskar Schindler adlı bir Alman işadamının 2. Dünya Savaşı zamanında Polonya’da kurduğu fabrikada Yahudi işçileri çalıştırması ve bu sayede 1100 Yahudi’nin hayatını kurtarmasını anlatıyor. Filmin kazandığı Oscar Ödülleri: En İyi Film, Yönetim, Kurgu, Sanat Yönetimi, Görüntü, Özgün Müzik ve Senaryo Uyarlaması.
Çok iyi bildiğimiz bir kahramanı bu defa sinema aracılığı ile daha yakından tanıyoruz. Charlie (Robert Downey Jr.), bir vodvil grubu ile çeşitli turnelere katılarak yaşamını sürdürmektedir. Bir Amerika turnesinde ki annesi Hannah da aralarındadır, Mack Sennett tarafından keşfedilince dünyaca ünlü olmasını sağlayacak sessiz sinema sektörüne ilk adımını atmış olacaktır. Şorlo rolü ile dünya çapında tanınmışken özel hayatındaki çalkantılar, onu her geçen gün daha çok yıpratmaktadır. Bir yandan da Amerika’daki politik atmosferin iyice kızışması ve Hollywood’daki konumist avı nedeni ile ABD’ye girişinin engellenmesi, yaşamındaki zorluklara bir yenisini daha ekleyecektir.
Amerikan başkanı Kennedy'nin tartışmalı suiskasti sonrasında onlarca sanık belirlenmiş ve bir çok komplo teorisi öne sürülmüştür. Ancak gerçek bir türlü açığa çıkamamaktadır. Süiskastın ardından ortaya çıkan Lee Harvey Oswald, cinayeti tek başına kendisinin işlediği üzerine ısrar etse de arka planda farklı gerçek ve olasılıklar bulunmaktadır. Medya ve adalet bu olasılıkları değerlendirirken insanlar da olayın bir türlü sonuçlanmaması sebebiyle hayal kırıklığına uğramaktadır. Mahkemenin vardığı sonuca ikna olmayan bölge savcısı Jim Garrison (Kevin Costner), olayın ardında yatan gerçekleri ortaya çıkarmaya kararlıdır.
Bret Easton Ellis'in 1985 tarihli aynı isimli romanına dayanan film, Marek Kanievska tarafından yönetilmiştir.
Arzunun Kanatları filmi, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin ve modernizm atmosferinin karıştığı Berlin'de gezmekte olan iki meleğin hikayesini anlatmaktadır. Utanç duvarıyla ikiye bölünen Berlin şehrinde insanları gözlemleyen Damiel (Bruno Ganz) ve Cassiel (Otto Sander) isimli iki melek insanlara görünmeseler de tüm yalnız ve depresif ruhlara yardım etmektedir. Şehrin yaşadığı yıkımın ve tarihin yakın tanıkları olan melekler, insanların üzücü düşüncelerini duydukça onları rahatlatmaya çalışmaktadır. Damiel ve Cassiel insanlara görünmez olsa da sadece çok iyi kalpli bazı çocuklara görünebilmektedir. Bir gün Damiel, güzeller güzeli bir artist olan Marion'a (Solveig Dommartin) aşık olur ve hayatı tecrübe edebilmek için insan formuna dönüşebilmeyi dilemeye başlar.
Arzunun Kanatları filmi, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin ve modernizm atmosferinin karıştığı Berlin'de gezmekte olan 2 meleğin hikayesini anlatmaktadır. Usta Alman yönetmen Wim Wenders'ın yönettiği filmin başrollerinde Bruno Ganz, Solveig Dommartin ve Otto Sander yer almıştır.
Woody Allen’ın en sevdiği eseri olduğunu itiraf ettiği bu film, büyük ustanın hem komik ve fantastik hem de gerçekçi yapımlarını adeta tek potada eritiyor. Sinema eleştirmenleri de Allen’ın görüşünü paylaşmaktadırlar.