İngilizce
Uzunluğu dolayısıyla 'Che' filmini ikiye bölen Steven Soderbergh, ilk bölüm 'The Argentine' (Arjantin) adlı bölümde Küba Devrimini ele almıştır. 1956 yılında Fidel Castro aralarında o zaman doktor olan Ernesto 'Che' Guevera’nın da bulunduğu bir grup isyancıyla Küba’ya yelken açmıştır. Amaçları Amerika’nın desteklediği diktatör Batista Rejimi’ni yıkmaktır. Savaşçı ruhu ve insanları etkileme gücüyle Che, çok kısa süre içerisinde Küba’da geniş bir hareket başlatmış, doktorluktan geniş kitlelerce desteklenen bir devrimciye dönüşmüştür.
Poppy (Sally Hawkins), hayata klasik bir İngilizden farklı bakan, sevimli bir öğretmen ve iyimser birisidir. Olayları iyi yönünden değerlendirmekte ve kendisine negatif yaklaşanlara bile iyi yüzünü göstermekten çekinmemektedir. Fakat böyle olması onu yüzeysel veya sıkıcı yapmaz, farkında olmadan dünyayı güzelleştirmektedir.
Günümüzde de devam eden savaş dolayısıyla, filmin güçlü oyuncu kadrosunun savaşı hissederek sergilediği etkileyici performans, eleştirmenler tarafından tam not aldı. Film ilk kez 65. Venedik Film Festivalinde seyirciyle buluştu. Film SIGNIS ödülü dahil birçok ödüle layık görüldü. Yine de entelektüel sinema yazarlarının bir kısmının "işgalci unsur" meselesine pek değinilmeden filmde işlenen şiddetin tek yanlı ele alınmasını eleştirmesi de unutulmamalı.
Slumdog Millionaire, Hindistan’ın dünya sinemasında verdiği en ses getiren örneklerinden biri. En İyi Yabancı Film kategorisinde Oscar’ı kazanan yapıt, televizyonun insanlık üzerinde kurduğu büyülü hakimiyeti yansıtan filmlerden biri.
Bir devam animasyon filmi olarak takipçisine yeniden keyifli dakikalar yaşatan Madagaskar 2 yeni bir macera ile karşımızda.
Süper kahraman John Hancock (Will Smith), alkolizm ve beceriksizliğinden ötürü imajını yitirmiş ve halk arasında alaya alınmaktadır. Üstüne üstlük kentin en sevilmeyen kişidir.
Tony Stark, hem bir mühendislik dahisi hem de tam bir playboydur. Günün birinde Afganistan'da yeni bir füze tanıtımını yaparken esir düşer. Kendisini kaçıranlar ondan bir füze yapmasını isterler.
Günümüzden çok uzak bir gelecekte, insanoğlu dünyanın aşırı kirlenmesinden dolayı Dünya gezegenini terk edip başka bir gezegende yaşamaya başlamıştır. Çöplerle çevrili dünyayı temizleme görevi sevimli bir robota, Vol.i’ye verilir. Film tüketim çılgınlığına ve insan türünün kendi yaşadığı doğal çevreye verdiği zararlara dair önemli mesajlar verirken geleceğin insanlığının teknolojinin esiri olmasını ve tembellikten tükenmiş bir halde gösterir. Pixar Stüdyolarından çıkan Oscar ödüllü Vol.i sinema tarihinin en önemli animasyonlarından biri olmasının yanısıra önemli bir bilimkurgu filmi olarak kabul edilmektedir.
Dünyanın Merkezine Yolculuk film, macera sever bir bilim adamı olan amcası Profesör Trevor Anderson (Brendan Fraser) ile, İzlanda'ya giden Sean (Josh Hutcherson), burada onlara rehberlik eden Hannah'nın (Anita Briem), tesadüf eseri gizli güzellikler ve tehlikelerle dolu bambaşka bir dünya keşfetmelerini konu almıştır. Jules Verne’in kitabından perdeye uyarlanan film, dijital 3D tekniği kullanılarak, canlı oyuncular ile çekilmiş, animasyon olmayan ilk film olma özelliğini taşımaktadır.
Star Wars (Yıldız Savaşları) yapımları, sinema tarihinin hem en kült, aynı zamanda hem de en popüler olmayı başarabilen ender sinema serilerinden biridir. Star Wars: Klon Savaşları filmi izleyiciyi yepyeni Star Wars maceralarına sürüklerken, Lucasfilm'in epik hikaye anlatımı ile sevenlerini şaşırtarak benzersiz bir animasyon stilini birleştirmeyi başarıyor. Büyük bir prodüksiyon aşamasından geçen bu yapım da, serinin öteki filmlerini aratmayacak unutulmaz sahneler bizleri bekliyor.
Toorop (Vin Diesel), paralı bir askerdir. Pek çok savaşta bulunmuş ve 21. yüzyılın başından beri dünyayı yerle bir eden savaşlardan sağ olarak kurtulabilmiştir. Doğu Avrupa’yı kontrol eden mafya, bu paralı askere çok tehlikeli bir görev verir. Görevi Aurora isimli gizemli bir kızı Rusya’dan alıp New York'a götürme ve güçlü bir tarikata teslim etmektir. Film, Maurice Georges Dantec’in 1999 senesinde yayınlanan 'Babylon Babies' adlı romanından uyarlanan bir yapımdır.
Mutant Günlükleri filmi, bir oyundan uyarlanmıştır. B-movie konusunda meraklı olanlar için keyifli bir filmdir. 23. yüzyılda geçen hikayede Rea, NecroMutants adlı yaratıklara karşı mücadele eden ordu görevlisini oynarken, Perlman da yine mutantlara karşı mücadele eden dini grubun liderini canlandırmıştır. Malkovich ise dünyayı yöneten dev şirketlerin oluşturduğu konseyin başkanı rolündedir.
Genç bir adam istediği yere zıplayarak gidebilme yeteneği olduğunu keşfeder. Ama attığı dünya turuyla güçlü bir düşmanın da dikkatini üzerine çekecektir. Film, Steven Gould’un kitabından perdeye uyarlanmıştır.
Ölüm Yarışı filmi, hayatta kalabilmek için yarışmak zorunda olan mahkum Jensen Ames'in macerasını konu edinmektedir. Aşırı sanayileşme, yüksek nüfus artışı ve çılgın tüketim alışkanlıkları, gezegenimizi bir çöplük haline getirmiştir.
New York'taki Central Park'ta insanlar toplu bir şekilde intihar etmeye başlamıştır. Olaya havadaki bir nörotoksin kullanan bir biyo-terörist saldırının neden olduğuna inanılmaktadır. Hızla Kuzeydoğu Amerika Birleşik Devletleri'ne yayılır. Mistik Olay (The Happening), doğal afetlerin arttığı bir coğrafyayı ve dünyanın sonunun yaklaştığını hissettiren bir zamanı, Moore ailesi üzerinden anlatıyor. Yönetmenliğini ve senaristliğini M. Night Shyamalan'ın üstlendiği bu filmde başrolde Mark Wahlberg üstün bir performans gösteriyor.
İnanmak isteyenler için Gizli Dosyalar yeniden açıldı. Dizinin sona ermesinden ve 6 yıllık bir aradan sonra X-Files yine ilgi çekici bir konuyla geri döndü. Komedi filmlerinde görmeye alışkın olduğumuz Amanda Peet ve Billy Connely bu sefer bambaşka film tarzıyla karşımıza çıkıyor.
Film, genç bir adam olan hız yarışçısı Speed Racer’ın ağabeyinin ölümüne neden olan The Crucible adlı cross-country rallisini kazanmak için yaptığı mücadeleyi konu edinmiştir. Film, Wachowski kardeşlerin bir kez daha iddialı ve sıradışı yapımlarından birisidir.
2. Dünya Savaşı ertesi, Almanya. Michael adlı genç, kendisinin yaşça iki katı büyük olan Hanna Schmitz’e aşık olmuştur. Gizli bir ilişki götüren ikilinin aşkı Hanna’nın bir gün ortadan kaybolmasıyla biter. Aradan 8 yıl geçmiştir ve hukuk okuyan Michael savaş suçları mahkemesinde gözlemcilik yapıyordur ve bir gün sanık sandalyesinde Hanna’yı görür. Mahkemede Hanna’nın geçmişi ortaya çıktıktan sonra Michael, ikisinin de yaşamını değiştirecek bir sırrı ortaya çıkaracaktır.
1965 yılında Ernesto ’Che’ Guevara, Küba’daki devrimin ardından Bolivia’da da devrim yapmak için hazırlıklara başlamıştır. Che, Bolivia’da devrimi gerçekleştirmek üzere La Paz’a geldiğinde Bolivia’lı gönüllü askerlerden ve Küba’lı devrimcilerden oluşan bir ekip kurmuştur. Ancak ne yazık ki Che, bu operasyon sırasında bazı engellerle yüzleşmek zorundadır. Elindeki asker sayısının ve askeri stoğun azlığı, kendisinin giderek bozulan sağlığı ve Bolivia halkının büyük kesiminin kendisiyle aynı amaçları taşımaması sebebiyle Bolivia mücadelesi büyük bir başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
İki kiralık katil olan Ray (Colin Farrell) ve Ken (Brendan Gleeson) zor bir işin ardından patronları Harry Waters tarafından Belçika’nın romantik şehri Brugge’e tatile yollanır. Geldiği ilk günden beri bu şehirden nefret eden Ray’i burada bir çok sürpriz beklemektedir. Bunun sadece basit bir tatil olmadığını düşünen Ray burada yeni insanlarla tanışacaktır. Sonrasnda aşkı ile kendi yaşamı arasında çelişkiler yaşamaya başlayacaktır.
Sean Penn, eşçinsel hakları konusunda idol olarak kabul edilen Harvey Milk'in yaşamını perdeye aktararak yine farkını göstermiştir. 1977'de, Harvey Milk (Sean Penn), San Francisco Şehir Meclisi'ne seçilerek Amerika'da eşcinselliğini saklamadan bir devlet kadrosunda üst düzey yöneticiliğe seçilen ilk kişi olmuştur. Zaferi, sadece eşcinsel hakları adına önemli değildir. Politik alanda koalisyonlar peşindedir. Yaşlı vatandaşlardan sendikalı işçilere kadar herkes için, Harvey Milk bir uğurda savaşmanın anlamını değiştiren, 1978'de ölümüne kadar da tüm Amerikalıların kahramanı haline gelen biri olmuştur.
1951 senesinde efsanevi yönetmen Robert Wise tarafından çekilen film, bilm kurgu hayranları, yazarlar ve film yapımcıları için bir klasik haline gelmişti. Başrollerini Keanu Reeves ve Jennifer Connelly'nin paylaştığı bu sıra dışı film, aslında 1951 yapımı bir bilim kurgu klasiği olan The Day the Earth Stood Still’in yeniden uyarlandığı bir yapımdır.