İngilizce
Hotel Rwanda filminde, kaosun Rwanda’nın günlük yaşamının bir parçası olduğu günlerde Paul Rusesabagine, Kigali’de oldukça pahalı bir otel yönetmektedir. Onun için ırk, kategorize edilmesi gereken bir insan özelliği değildir. Bir Tutsi olan Tatiana ile mutlu bir evlilikleri vardır. Tutsi isyankarlarının öldürülmesiyle biten barış süreci sonucunda katliama başlayan Hutu milisleri, şehri bir kan gölüne dönüştürmektedirler. Paul, hem kendi ailesini hem de masum insanları korumak üzere bir şeyler yapmak zorundadır.
Ünlü Tayvanlı yönetmen Ang Lee'nin E. Annie Proulx'un meşhur hikayesinden uyarladığı film, destansı bir aşkı tüm incelikleriyle yansıtıyor beyazperdeye. Kısa bir sürede eşcinsel temalı sinema örneklerinin en önemlilerinden biri haline gelen yapıt Akademi Ödülleri'nde üç kategoride Oscar ödülüyle onurlandırılmıştı.
Orson Welles'in öncülüğünde radyo piyesi olarak kullanılan ve Marslıların istilası diye insanlığı endişeye sürükleyen bu kült bilim kurgu, H.G.Wells’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Spielberg'in yaptığı filmin bütçesi dev boyutlara ulaşmıştır.
İki kardeş kendi başlarına evin içinde koşuşturlarken Zathura adında eski püskü metal bir masa oyunu bulurlar. Ağabeyini kendisiyle oynamaya ikna etmeyi başaramayan Danny, oyunu kendi başına oynar. Küçük çocuk, daha yaptığı ilk hamlede, bunun normal bir oyun olmadığını anlayacaktır.
Dünya gezegeni, içinde yaşayanların haberi olmaksızın yok olmak üzeredir. Dünya gezegeni, galaksiler arası yapılacak bir otoyolun üzerindedir ve yok edilmesi gerekmektedr. Douglas Adams tarafından yazılan Otostopçunun Galaksi Rehberi bir süre sonra büyük bir efsaneye dönüşmüş ve kendine özgü önemli bir hayran kitlesine sahip olan bir romandır. Bu film de bu kitaptan uyarlanan onlarca filmden biridir.
Kahraman ve bilge Jedi'ler fazlasıyla uzayan savaştan ötürü oldukça yorgun düşmüşlerdir. Asıl problem ise savaşı bahane gösterip demokrasiyi rafa kaldırmaya çalışan şansölyenin gizli planlarıdır.
2415 senesinde geçen filmde, bir virüsün insanlığı kuşatmasından bu yana 400 yıl geçmiştir. Ütopik bir şehir olan Bregna'da yalnızca 5 milyon kişi hayatta kalabilmiştir. Aeon Flux (Charlize Theron) ise gizemli bir süikastçidir.
Bir civcivin gökten düşen bir meşe palamudunu, gökyüzü yere düşüyor zannederek herkeste panik yaratmasının üzerinden epey zaman geçmiştir. İtibarını düzeltebilmek için epey uğraşan civcivin başarılı olmasına az kalmıştır. Ancak günün birinde gökyüzünden tehlikeli nesne düşer. Bu defa civciv bu durumu kasabaya söylemeden kendi yakın arkadaşlarıyla çözmeye, kasabayı kurtamaya çalışacaktır.
Babasının öldüğünü bir türlü kabul etmek istemeyen 14 yaşındaki cesur ve yetenekli Jac, onu aramak için uzayın derinliklerine bir yolculuğa çıkar. Milyonlarca ışık yılı uzaktaki Raphicca gezegenine ulaştığında, babasının gerçekten de dev uzaylılara ait bir krallıkta esir tutulduğunu öğrenecektir. Jac, Raphicca’da iyi ve kötü arasındaki savaşın dengesini değiştirip yeni edindiği uzaylı dostlarını, bu gezegeni ve bulmak için o kadar uzaktan geldiği babasını kurtarabilecek midir? Çizgi roman yaratıcısı ve tasarımcı Jean Giraud'un kaleme aldığı bir hikayeden ve kavramsal tasarımlardan yola çıkılarak hazırlanan bu 3D animasyon filmi, Luke Skywalker olarak ünlenen Mark Hammil'in de aralarında bulunduğu bir çok ünlünün sesleriyle zenginlik kazanmıştır.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte ABD Ordusu, EDI adını verdikleri yapay zeka sistemi ile uçurulan Talon Jet denilen bir savaş jeti geliştirmiştir. Ancak günün birinde EDI, kendi mantığı çerçevesinde hareket etmeye başlayarak insanlık için büyük bir tehdit oluşturacaktır.
Justin Cobb (Lou Taylor Pucci), artık 17 yaşına gelmiş olmasına rağmen çocukluk yıllarından kalma bir alışkanlığını hale sürdürmektedir. Bu alışkanlığı, parmağını emmektedir. Bu sorundan kurtulabilmek için hipnoza başvurur ve olumlu sonuç alır. Ancak çıkan sonuçlara bakılınca bu davranışın, aslında çok derinlerde yatan bir korku kaynaklı olduğu da açığa çıkmıştır. Herkesin korkularını saklama yolu olarak seçtiği türlü davranış biçimleri mevcuttur ve artık gerçekler ortaya çıkmalıdır.
Film, Country muzik yapan Johnny Cash’in hayatını kronolojik olarak perdeye yansıtmıştır. Cash (Joaquin Phoenix), kariyeri için çıktıığı bu yolda bu kadar yükselebileceğinin farkında değildi. O dönemde henüz hiç karşılaşılmamış olan bir siyah giyinen adam modeli ve kendine özgü uslubu ile Amerikan kültürü üzerinde ciddi etkiler bırakmayı başarmıştır. Elbette aşkı gündeme gelince June’a olan sevdası ile de ilgiyi üzerine toplamıştır. Geride bıraktıklarına bakınca hiç şüphesiz günümüz rock, funk ve rap şarkıcılarının bir tür ilham kaynağı olarak iz bıraktığı apaçık bir gerçektir.
Bir adam, Texas’ın çöllerinde öldürülmüş ve hızla gömülmüştür. Sonrasında cesedi bulunmuş ve Van Horn şehir mezarlığında defnedilmiştir. Bir çiftlik sahibi olan Pete Perkins (Tommy Lee Jones), ölen adamın en iyi arkadaşıdır ve katilin peşine düşmüştür. Bir sınır devriye polisinden şüphe etmektedir ve onu bu nedenle kaçırır. Söz konusu cesedi mezarlıktan çıkartması için onu zorlar. Amacı, arkadaşını Meksika’daki evinin bahçesine gömmektir. Pete, esir tuttuğu polis ve arkadaşının cesedi ile Mexico City’ye doğru kahraman edasıyla tehlikeli bir yolculuğa çıkacaktır.
Kafası karışmış olan Amerikalı Rebecca (Natalie Portman), ABD’yi terk etmiştir. İsrailli sevgilisi ile nişanı bozduğu anda bir taksiye biner. Taksi şoförü de bir kadındır. Rebecca, şoför Hanna’dan kendisini bulunduğu yerden herhangi başka bir yere götürmesini ister. Bir an önce olduğun yerden uzaklaşmak istemektedir. Hanna, o sırada Ürdün’ün doğusundaki Serbest Bölge’ye gitmektedir. Kocasının ortağı olan bir Amerikalı ile buluşacaktır. Rebecca da onunla gider. Vardıklarında ise, aradıkları kişinin orada olmadığını Filistinli Leila’dan öğrenirler. Bunun üzerine Leila da onlara katılır ve üçü birlikte Amerikalı adamı aramaya başlayacaktır.
Başarılı kariyeri, yolunda giden ilişkisi ve sevdiği dostlarıyla çevrili bir yaşam süren Sabina’nın yaşamı, oldukça sorunsuz görünmektedir. Fakat onu geceleri rahat bırakmayan kabusları, bir süre sonra harika giden yaşamını sarsmaya başlayacaktır. Geçmişten yavaş yavaş gelen ama hep unutmak istediği, ailesiyle ilgili hatıraların resmi, o unutmak istedikçe hafızasından saklı köşelerinden kendini göstermektedir. Çocukluğunda babası tarafından cinsel tacize maruz kalmıştır ve bu zamana kadar, bu durum üzerine kimseyle konuşmamıştır. Kötü anıların peşini bir türlü bırakmaması, onu Amerika’da oturan erkek kardeşini ziyaret edip geçmişiyle yüzleşmeye kadar götürecektir.
Amerika’da TV gazeteciliğinin yeni gelişmeye başladığı 50’li yıllara uzanıyoruz. Edward R. Murrow (David Strathairn) döneminin en hızlı araştırmacı gazetecilerinden birisi ve başını politikacılarla belaya sokmaktan hiç çekinmemektedir. Ekibi ile birlikte komünistleri avlamak üzere tartışmalı bir politika yürüten Joseph McCarthy, gazetecinin inceleme konusu olacak ve ünlü McCarthy dönemi sonuna yaklaşacaktır. Edward R. Murrow, artık Amerikan tarihinin gizli kahramanlarından birisidir. Son derece tehlikeli bir çağda, Soğuk Savaş yıllarında çalışmış ve hayatını gerçekleri söylemek üzerine temellendirmiş bir gazetecidir.
Pakistanlı Asıf, İngiltere'de yaşamaktadır. Annesinin evlenmesi için bulduğu kızla tanışmak için ülkesine geri dönmüştür. Arkadaşlarıyla buluşan Asıf, bir macera yaşamak için Afganistan'a gitmeye karar verir. Bu 4 arkadaş, tam da Amerika'nın Talibanı devirmek üzere yaptığı operasyon sırasında Afganistan'a gelmişlerdir. Kendilerini beklemedikleri bir savaşın ortasında bulan gençler, Pakistan'a geri dönmeye çalışsalar da terörist oldukları gerekçesiyle yakalanacaklar ve Küba'daki Guantanamo üssüne götürüleceklerdir.