Kutuplardaki buzların eridiği için Dünya sularla kaplanmıştır. Ayak basacak kuru bir kara parçası bulmak olanaksızdır. Hayatta kalan insanlar, suların üzerine inşa ettikleri, bir araya getirilmiş çelik yığını şehirciklerde, ilkel yaşamlar sürdürmektedirler. Şehirler genellikle ihtiyar heyetleri tarafından yönetilmekte ve karaların suyla kaplandığına değil, su tarafından süpürüldüğüne inanmaktadırlar. Kendisine İnfazcı diyen bir adam, kanunu temsil etmektedir. İnsanların en büyük korkusu ise yağmacı çetelerdir. Bu yağmacılardan kaçan bir Denizci, küçük yelkenlisiyle bu şehirlerden birine varmayı başarır. İhtiyar heyeti ise Denizci'den şehrin kadınlarını hamile bırakmasını ister. Oysa Denizci’nin aklında sadece, varlığına bir gün her nasılsa ulaşacağına inandığı son kara parçası vardır. Yağmacıların saldırısı bu insanların kaderini birleştirecektir.