İngilizce
Veteriner olan Dr. Dolittle mesleğinde oldukça başarılıdır. Çocuk zamanlarında hayvanlarla konuşma alışkanlığını büyüdükçe kaybetmeye başlamıştır. Artık hem evlenmiştir hem de 2 kızı vardır. Günün birinde tekrar hayvanların konuşmalarını duyduğunu fark edecektir. Yönetmenliğini Richard Fleischer'in yaptığı müzikal filmin başrollerinde Rex Harrison, Samantha Eggar, Anthony Newley rol almıştır.
Hemen hemen tek mekanda çekilen filmin tiyatroya yakın bir anlatım dili vardır. Irkçılık konusuna parmak basan filmin yönetmenliği Stanley Kramer üstlenmiştir. Başrollerde ise Spencer Tracy, Sidney Poitier ve Katharine Hepburn rol almaktadır. Film ayrıca 1968 yılında En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Özgün Senaryo Oscar ödüllerini kazanmıştır.
Fesat, nevrotik beyaz bir kız olan Lula; güzel ve yarı çıplak bedeninin etkisiyle ve şaşırtıcı derecede şehvetli konuşmasıyla, metroda tanıştığı bir yabancı yakışıklı bir siyahi adam olan Clay'i cezbeder.
4 dalda Oscar'a aday gösterilen filmde, hayat dolu genç bir kız olan Georgy'nin (Lynn Redgrave) oda arkadaşı Jos (Alan Bates) ile yaşadıkları anlatılmaktadır.
Gloucester adlı bir ada, küçük bir tatil beldesidir. Ancak tatil döneminin sonuna gelindiği için adanın nüfusu giderek azalmıştır. Walt Whittaker (Carl Reiner) adlı bir yazar da New York’a dönme hazırlıklarını sürdürmektedir. Walt’ın evinde ise eşi Elspeth, küçük çocukları Pete ve Annie ile çocuklara bakıcılık yapan komşu kız Alison Palmer vardır. Bu sırada adaya bir Rus denizaltısı fazla yaklaştığı için kuma oturur. Kaptan, denizaltıyı kurtarmak için güçlü bir deniz motoru aramak amacındadır. Bunun için Teğmen Rozanov yönetimindeki dokuz kişilik denizaltı mürettebatı gizlice karaya çıkar ve Walt’ın evini basarlar.
Morgan Delt (David Warner), ailesi tarafından komünist olarak yetiştirilmiş, Londra'nın başarısız bir işçi sınıfı sanatçısıdır. Üst sınıf karısı Leonie (Vanessa Redgrave) ondan vazgeçmiş ve kendi sosyal statüsüne sahip bir sanat galerisi sahibi olan Charles Napier (Robert Stephens) ile evlenmek için boşanma sürecine girmiştir.
Tony (Geoffrey Kendal) ve Carla Buckingham (Laura Liddell) ve oyunculuk şirketleri Hindistan'da Shakespeare oyunları sergilemektedir. Kızları Lizzie (Felicity Kendal), bir gösteriden sonra kalbini varlıklı Sanju'ya (Shashi Kapoor) kaptırınca, film yıldızı eski sevgilisi Manjula (Madhur Jaffrey) birlikteliklerini bozmaya çalışır. Buckingham'lar, oyunlarının modasının geçtiği ve yerlilerin yabancılara karşı sabrını yitirdiği gerçeğiyle yüzleşirken kızlarını da korumak zorundadırlar.
Usta yönetmen Michelangelo Antonioni’nin başyapıtlarından biri olan filmde zenginlik ve şöhretin insanın yanlızlığına ve ruhunun ihtiyaçlarına doyum sağlayamayacak genel geçer değerler olduğu vurgulanıyor.
En iyi film, yönetmen ve aktör (Paul Scofield) dahil altı dalda Oscar kazanan 'Her Devrin Adamı', Leo McKern ve Orson Welles’li kadrosuyla gerçek bir klasik.
Mike Nichols'ın ilk yönetmenliğini gerçekleştirdiği film 13 dalda Oscar'a aday gösterilip bir rekora imza atmış; beş dalda da bu ödülü kazanmıştır.
Üç önemli kategoride Oscar'a aday gösterilen filmin yönetmen koltuğunda İtalyan yönetmen Gillo Pontecorvo bulunuyor.
Filmde hayatla bağları koparmış, depresif denizci Jake Holman ve onun Çinli karısını bir açık arttırmada kaçıran Amerikalı donanma görevlisi Frenchy'nin olağanüstü hikayesine tanıklık ediyoruz. Filmin yönetmenliğini Robert Wise üstlenirken başrollerde Steve McQueen, Richard Attenborough ve Candice Bergen rol almıştır.
Yönetmenliğini Lewis Gilbert’ın üstlendiği filmin başrollerinde Michael Caine, Shelley Winters ve Millicent Martin rol almıştır. Film 5 dalda Oscar ödülüne aday gösterilmiştir. Ayrıca Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü'ne layık görülmüştür.
İyi, Kötü ve Çirkin filmi, 3 silah arkadaşının maceralarını anlatmaktadır.
İki Yüzlü Adam filmi, yönetmen John Frankenheimer'ın ve 60'ların tüm gerilim filmleri arasındaki en özgün yapımlardan biridir. Film, Rock Hudson’ı perdede ölümsüzleştirirken siyah beyaz görüntülerinin kalitesiyle de her daim klasikler arasında yer alacaktır.
Başlangıçta bir çizgi roman olarak çok fazla beğenilen Batman’in yolculuğu, önce televizyon dizileri olarak ilerlemiş, sonrasında da sinema perdesine geçiş yapmıştır. Aslında fazla bir bütçe ile yola çıkılmamıştır. Çünkü o dönem fazla bütçeli filmler için çok müsait değildir. Buna paralel ve içerik olarak mizah unsurları oldukça baskın bir biçimde yer almıştır. Geçen zaman süresince Batman, kült filmler kategorisinde yerini alacaktır.
Klasik filmlerin yönetmeni Vittorio De Sica'nın imzasını taşıyan film, Pulitzer ödüllü Amerikalı senarist-yazar Neil Simon'ın ilk sinema filmi senaryosu olma özelliğine de sahiptir.
Yönetmenliğini John Frankenheimer’ın üstlendiği yapımın senaryosunu Robert Alan Aurthur kaleme almıştır. Filmin başrollerinde James Garner, Eva Marie Saint ve Yves Montand yer alıyor.
Büyük Soygun filminde Harrison Ford, ilk filminde bir belboy olarak rol almıştır. Bakalım onu tanıyabilecek misiniz?
William Wyler'ın yönetmeni olduğu ve Audrey Hepburn, Peter O'Toole, Eli Wallach, Hugh Griffith ve Charles Boyer'in başrollerini paylaştığı, soygun ve komedi türünde filmin konusu Fransa'da geçmektedir. Film Fransa'da çekilmesine rağmen tüm karakterler tamamen İngilizce konuşmuştur.
Film 1965 yılının Paris'inde geçmektedir. Bir tüketim toplumunda büyüyen gençlerin, "Marx ve Coca-Cola" çocuklarının yaşam tarzlarını konu edinmiştir.
Hitchcock’un gizem ve gerilim türündeki bir başka yapımı olan Esrar Perdesi filminde Paul Newman ve Julie Andrews'un başrolleri paylaşmıştır.
Drama türündeki 7 ödül ve 1 adaylığı bulunan film, bir hemşirenin konuşmayı reddeden ve herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olmamasına rağmen çevresiyle iletişimi tamamen kesmiş bir aktrisin bakımını üstlenmesini anlatmaktadır. Büyük ustanın en önemli eseri olarak kabul edilen Persona filmi, kendisinden sonra gelecek olan birçok yapıma ve yönetmene her daim yol gösterici olmuştur.
"Hedefi Arıyorum" filmi, şansız ve beş parasız özel bir dedektif olan Harper'ın yeni bir işi kabul etmesinin ardından başına gelen maceraları anlatmaktadır.