aykırı filmlerle tanınmıştır. Ünlü yönetmen küçükken kendisine hediye edilen "Süper 8" kamera ile 11 yaşında kendi filmlerini çekmeye başladı ve lise eğitimi boyunca bağımsız film kariyerine devam etti.

Eserlerinde bilim kurgudan, modern-noir’a; erotik-dramdan deneysel sinemaya; avante-garde'dan drama kadar sinemanın bir çok türünü barındıran Trier, kendine has tarzıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.

1979'da Danimarka Ulusal Film Okuluna davet edildi. Josef von Sternberg'e olan sempatisi yüzünden kendi ismine 'von' ekledi.

1995'te Thomas Vinterberg ile yayımladığı manifestoyla 'Dogma 95' hareketini başlattı. Bu alanda birçok film üçlemesi yaptı. 64. Cannes Film Festivali'nde Hitler'e sempati duyduğunu ve onu anladığını söylemesiyle büyük tepki alan Trier, daha sonra ise özür diledi.

"Dalgaları Aşmak" (Breaking The Waves) 1996'da Cannes’da Cannes Film Festivali Büyük Ödülü’nü kazandı. Başrol oyuncusu Emily Watson, En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar‘a aday gösterildi. 2000 yılında Trier, ilk müzikal film denemesini İzlandalı ünlü müzisyen Björk ile "Karanlıkta Dans" (Dancer in the Dark, 2000) filmiyle yaptı. Film Cannes’da Palme D’Or (Altın Palmiye) ödülünü kazandı.

2 bölümden oluşan "Nymphomaniac" filmi Türkiye'de ilk bölümü gösterime girmesi planlanırken film reyting değerlendirmesi yapan kurul tarafından yasaklandı.

Lars von Trier; "Melankoli" (2011), "Deccal (Antichrist, 2009), "Dogville" (2003), "Karanlıkta Dans" (Dancer in the Dark, 2000), "Dalgaları Aşmak" (Breaking the Waves,1996) filmleri ile tanınmaktadır.