Farsça
Almanya’da yaşayan Ahmad (Shahab Hosseini), bir süre sonra İran’ı ziyarete gider. İran'da kendisini eski dostları karşılayacaklardır. Birlikte bir tatil planı yaparlar. Hazar Gölü kıyısında üç gün birlikte eğleneceklerdir. Tatili düzenleyen Sepideh (Golshifteh Farahani), bu tatile Elly’i (Taraneh Alidoosti) de çağırır. Ahmad, Elly’ı tanımamaktadır ama Sepideh’in amacı biraz da onları yakınlaştırmaktır. Tatil gayet güzel geçmektedir ki ta ki 2. gün Elly kaybolana kadar. O günün sabahında Tahran’a dönmesi gerektiğini söylemiş olan Elly, nasıl bir anda ortadan kaybolmuştur? Bu andan itibaren bazı yalanlar ortaya çıkacak ve bu yalanların olayların seyrini nasıl değiştirebildiği gözler önüne serilecektir.
Arthur Miller’ın "Satıcının Ölümü" oyununu sahneleyen tiyatrocu çift Rana ve Emad, Tahran'ın merkezinde yeni bir apartmana taşınmıştır. Ancak Rana, burada taşındıkları yerin eski kiracısıyla sorun yaşamış ve saldırıya uğramıştır. Emad, travmasını sessizce atlatmaya çalışan Rana’nın aksine intikam alma yoluna gidecektir. Çiftin yaşadıkları bu olay, onların hayatlarını dramatik bir şekilde değiştirecektir.
Bir Ayrılık filminde boşanmak üzere olan Nadir ve Simin, çocuklarının velayeti konusunda ikileme düşüp kadıdan yardım ister. Simin, kocası Nader ve kızı Termeh’le birlikte İran’ı terk etmek istemektedir. Nader’in Alzheimer hastası babasını bırakmayı reddetmesi üzerine boşanma davası açan Simin, dava talebi reddedilince anne babasının evine gider. Termeh ise babasıyla kalmaya karar vermiştir. Nader kızına ve babasına bakması için hamile bir genç kadını tutar; ama bu durum daha fazla soruna yol açacaktır.
Son filmi 'Aslı Gibidir' ile geçtiğimiz yıllarda sinemalarda seyrettiğimiz İran Yeni Dalgası’nın önde gelen isimlerinden Abbas Kiarostami'nin öğrencilerinden olan kısa filmler çeken Morteza Farshbaf'ın ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi olan film mizahı ve taşlamayı dengeleyen bir yapım özellğine sahip.
Çalışmalarında sıklıkla İslam ve kadın konularını ele alan Neshat, İran’da 1953’te şahı yeniden iktidara getiren CIA destekli darbe sürerken farklı kesimlerden gelen dört kadının hayatlarını; bağımsızlığı, teselliyi ve dostluğu bir meyve bahçesinde bulan dört kadının hikayesini anlatıyor bizlere...
Farklı bir ırktan olmanın ne kadar önemsiz olduğunu, suçlu ve saldırganın, siyahla beyaz kadar yakın ama bir o kadar da uzak olduğunu savunan, doğruyla yanlışın ne olduğu noktasında soru soran bir film. Eleştirmenlerin büyük beğenisini alan filmde, insanlığın gölgesinde kalan gerçekler gün yüzüne çıkıyor.
Kiarostami filmografisinin en değerli yapıtlarından biri olan Kirazın Tadı, gösterildiği birçok festivalden ödüllerle dönmüştü.